Looper / Tetikçiler (2012)

Zamanda yolculuk konulu bir film daha! Ancak güzel bir film olduğunu söyleyemeceğim. Hevesli hevesli açtım filmi dedim hem zamanda yolculuk hem aksiyon ; hem Bruce Willis hem Joseph Gordon-Levitt, bu film bir harika olmalı dostum.. lakin filmi hiç beğenmedim.
İlk olarak sevgili film yapımcıları , senaristler ve yönetmenler ya zaman yolculuğu ile uğraşmayın yada hakkını vererek yapın. Olayın mentalitesini ve doğruluğunu bozmadan belirli kuralları çiğnemeden yapın. Evet herkes kadar bende kuralları çiğnemekten hoşlanırım lakin bunu film dünyasında yapmayacaksın kardeşim yoksa tırt. Hiç bulaşma daha iyi.

Gelelim biraz filmi anlatmaya; belki yinede izlemek isteyen biri olur. Filmimizin konusu aslında suikast. Gelecekte insan öldürüp bunun yanına kar kalması çok zor olduğundan mafya babaları ve uyuşturucu kartelleri düşmanlarını yakalayıp ellerini bağlayıp kafalarına poşet geçirip onları geçmişe yolluyor.Geçmiş derken filmin asıl konu aldığı zaman diliminden bahsediyorum.

Bu zaman dilimde bir gurup suikastçı ( tetikçi ) gelecekten yollanan bu adamları gelir gelmez kimliklerine bakmadın öldürüyor.Her tetikçi bu işe başlarken en sonunda öleceğini bilerek başlıyor. Mevzu şu ki senin öldürmen için gelecekten gelenlerden sonuncusunun sırtında ödeme olarak altın oluyor ve bu senin kendi kendini öldürdüğün anlamına geliyor. Buna da Döngünün kapanması(hani filmimizin asılda adı Looper ya - loop = döngü - ) deniyor.
Döngün kapandıktan sonra yaşamak için tam 30 yılın var. Bu aslında bir bakıma iyi bir haber neticede hey en azından 30 yıl daha yaşayacaksın ve gönlünce harcayabileceğin bolca paran olacak. Tabi gelecekteki kahramanımız bu işten caymaya çalışıyor ve geçmişteki kendisi tarafından öldürülmemek için uğraşıyor.

Yeterince spoiler verdim sanırım daha fazla konuşursam taşlanırım diye tırsıyorum. Bayağıdır yazmadığımında farkındayım valla sebebi tatil gez toz vakit olmuyor yazmaya.

Filmin Adı ; Looper

Vizyon Tarihi ; 12 Ekim 2012

Süre ; 119

Yönetmen ; Rian Johnson

Senarist ; Rian Johnson

Oyuncular ; Bruce Willis , Joseph Gordon-Levitt , Emily Blunt , Noah Segan , Jeff Daniels

Fragman ;

Edge of Tomorrow ( Yarının Sınırında )

Aranızda Groundhog Day filmini izlemeyen var mı ? Varsa şayet önce aç bir filmi izle eğlenceli ve güzel bir film hem komik hem anlamlı.
Şimdi gelelim asıl filmimize; Yarının sınırında aksiyonu, macerayı, komediyi(az biraz) birleştiren harika filmlerden biri. Filmin ana türü bilim kurgu elbette ama bilim kurgu sevmeyenlere bile tavsiye ediyorum filmi.

Filmin kısaca konusu şu şekilde;
Hikayemiz yakın gelecekte geçiyor. Dünya uzaylılar tarafından istila edilmektedir ve ana kahramanımız (Tom Cruise) orduda görev yapan bir subaydır ancak savaşa katılmak istemeyince rütbesi düşürülür ve savaşın ortasına götürülür.
Daha üzerindeki kıyafeti(silahı) bir nevi Matrix'te gördüklerimizden, kullanmayı bile bilmemektedir. Doğal olarak savaş alanına iner inmez 4-5 dk içerisinde hayatını kaybeder. Ancak gün yeni baştan başlamıştır ölen herkes hayattadır ve kahramanımız ilk uyandığı yerde uyanır. Her gün yeniden ölür ve yeniden dirilir.  Peki ama daha ne kadar böyle devam edecektir , bu döngüden nasıl kurtulacaktır, ve en önemlisi uzaylıları durdurabilecek midir?

Aranızda Groundhog Day filmini izleyen yada Sil Baştan kitabını (kitap dedim) okuyanlarınız varsa;
Filmin bu ikisine göre en büyük artısı neden sürekli aynı günün tekrar tekrar yaşadığını açıklıyor olması. Tatmin edici mi? Evet gerekli ölçüde tatmin edici en azından herşey ortada. Senaristi tebrik etmek lazım. Birde tabiki silahlar :D

Tom Cruise 'a , Emily Blunt eşlik ediyor ve sevgili okurlarım belirtmem gerek ki ikisininde oyunculukları mükemmel. Silahlara, mermilere, zırhlara, uzaylılara, güzel hazırlanmış bir kurguya ve sarışınlara düşkünseniz bu filmi kaçırmayın.
Not: İzleyipte beğenmeyen sövme hakkına sahiptir.

Filmin Adı; Edge of Tomorrow

Vizyon Tarihi; 6 Haziran 2014

Süre: 113 dk

Yönetmen; Doug Liman

Senarist; Christopher McQuarrie , Jez Butterworth

Oyuncular; Tom Cruise , Emily Blunt, Brendan Gleeson , Bill Paxton , Noah Taylor

Fragman;

AR.Drone 2.0

Geçen haftasonu (23-25 Mayıs) Eskişehir'de yapılan EcaHack'e katılma imkanı buldum ve en güzel tarafı AR. Drone 2.0'ı denemek oldu.
Tek kelimeyle harika bir alet. Abi uçuyor sonuçta :) AR.Drone'u kontrol etmeside çok basit. Başta biraz sıkıntı yaşıyorsun tabi alışana kadar ama kontrolü kolay ve uçurması gayet eğlenceli.
Telefonuna yada tabletine indirdiğin bir UYGULAMA ile kontrol ediyorsun. IOS ve Android içinde uyumlu. Uygulamayı indirdikten sonra wifi aracılığı ile AR.Drone a bağlanıyor ve ardından uygulamayı açıp pilotluğun keyfine varıyorsun. Gelelim bu aletin fiyatına teknik özelliklerine vs.

• Fiyatı; 999,00 TL (aslında çok da pahalı sayılmaz içindeki çocuğu dinle)
• Kamerası; 720p çözünürlükte hem fotoğraf hemde video çekiyor.
• İskeleti; Karbonfiber
• Motoru; 14.5W - 28,500 RMP
• Anakart; 1GHz 32 bit ARM Cortex A8 - 1GB DDR2 RAM - USB 2.0

AR.Drone 2.0 'ın tüm parçaları değiştirilebilir(internette yedek parçaları satılıyor ). Kullanırken telefonuna bağlı olduğundan çektiği tüm fotoğrafları ve videoları telefona kaydediyor ve dilersen uygulamanın veritabanına da yolluyor. Hem içeride hemde dışarıda uçurabilirsin bunun içinde farklı parçaları var.
Satın alma seçenekleriyse türlü türlü tabi doğal olarak fiyatı da içeriğine göre değişiyor.

Ben sevdim bunu ama daha çok bilgi istiyorum diyorsan ;

http://ardrone2.parrot.com/
http://www.mobicom.com.tr/?urun-501-AR-Drone-2-0.html

Sony Xperia Z1'e KitKat yenilikleri

Sony Experia Z1, Z Ultra ve Z1 Compact için Android KitKat güncelleştirmesi geldi. İyide bu güncellerştirmenin bize ne faydası var diyorsanız buyrun bakalım.

Açılış, Kilit Ekranı;
*İlk olarak ekran açılırken baya baya playstation'ın açılışında gördüğümüz animasyonla açılıyor.
*Kilit ekranının alt kısmında Kamera ikonu bulunmakta ve ikonu kaydırarak kamera açılmakta.
*Kilit ekranını açarken yaptığımız parmak kaydırma harekitini artık dilediğin yerden yapabileceksin ve bu hareketi yaparken ekranda parmağını takip eden ufak ışık topları halinde bir animasyon mevcut.Ayrıca parmağınızı oynatmaya devam ettikçe arka plan rengi değişiyor.


Durum-Bildirim Çubuğu;
*Telefon erkanın üst kısmında bulunan bildirim veya durum çubuğu şefaf halde.
*Durum çubuğundaki pil göstergesinin içi önceden renkle doluyken artık yüzde gösteriyor.
*Durum çubuğundan aşağıya doğru tek parmakla inildiğinde bildirim ekranı açılıyor ve bu ekranın tasarımında da farklılıklar var. Çift parmakla inildiğinde ise Hızlı Ayar ekranı geliyor.(Güç tasarufu, Wifi vs..)

Diğer;
*KitKat sayesinde Sms'ler Hangout Uygulamasıyla alınabilecek ve cevaplanabilecek.
*Ayarlar kısmında bir yenilik; Yazdırma seçeneği eklendi. Bilgisayara ihtiyaç duymadan direk yazıcıya bağlanılabiliyor tabi Wifi ağınıza bağlı bir yazıcı olması gerekiyor.
*Uygulamalar kısmında artık Dosya Yöneticisi (File Comander) mevcut.
*Güç Tuşu'na basıp ekran görüntüsü alınabiliyor.

Biraz geç bir inceleme oldu ama ne yapalım vizeler, projeler derken ancak yazabildim.

Android Developer Days 2014 (English)

Türkçesi için BURAYA TIKLA

Android Developer Days(ADD) is a technologic event which takes place in METU(ODTU) on 16 - 17  May. The event is being organized for the 3rd time by Google Developer Group (GDG) Ankara, GDG Istanbul, GDG Eskisehir, GDG Konya, METU IEEE and a lot more GDG’s from outside of Turkey with the helps of Droidcon and METU Teknokent.

ADD is an open event in which is shared; mobile, sever, web and sofware technologic news/improvements. Anyone and any firm who wants to join is welcomed. There won't be only conferences but also hackathons, panels, workshops and fun activities.Here is a photo of the summary of the last years event;

Anyone can join to this event so even if you are just a regular guy who has an iterest in technology but you don’t know much about it don’t even think twice just come along, you will have a lot of fun and at the same time you will learn some new stuff. You will have the oportunity to meet new people and improve your knowledge.

ADD which has many speakers from a lot of countries is expanding every year, not only in Turkey but also in the foreign countries. Therefore some of the conferences will be in english and some in turkish but in the two main halls will be simultaneous translation from turkish to english and from english to turkish. I think this is great, because by this way we will be able to share the knowledge and experiences of all of the techmakers from the world.

There are some small events that have already started. These are;

Mobile Hackathon;
Mobile Hackathon is a contest in which you can develope applications for fields like Wearables, Internet of Thing, Smart Cities or whatever you want and you can do it by using these platforms; Android, IOS, Windows Phone etc. So basicly the application field and the platform you want to use is indipendent. The contest will take place in METU CCC in 16.05.2014 at 13.30 to 17.05.2014 at 13.30. Within these 24 hours foods and drinks will be provided by sponsors. You can win suprise gifts and meet new people by joining. Here is the link for more information and registration;
http://www.androiddeveloperdays.com/are-you-ready-for-the-mobile-hackathon-add-2014/

Indir.com Application Awards;
Indir.com is making a contest about mobile applications between Feb 4 – April 15. You can join by yourself or as a team of 3. Anyone who want can join. Contestants can join with their application which is made in 2014. After you upload your application in Google Play or App Store you can fill the registration form. The voting will start in April 18 and it will be open to public, in April 30 the first 10 projects will be anounced and the jury will judge them. The projects that will be in the first 3 will be anounced in ADD. The rewards for the first 3 are; vacation, money, SEO management, advertise, Lab for UX tests and application displaying from indir.com. Here is the link for more information and registration;
http://www.androiddeveloperdays.com/indir-com-mobile-app-rewards/

Another subject is Accomodation. You can stay in hotels nearby or in the METU Guest House. Beside these here are a few places; Tedaş Guest House, Karayolları Social Facilities, Başkent Teacherage. If you want to stay in a hotel you can check the ‘’Venue’’ section from the site, there are some tips about it. For Transportation; you don’t have to warry about this because Ankara (the city that the event will take place) is a major city and has a lot of options. If you are coming by Train you can use the subway or the bus that goes to Kızılay, after that use the minibus to come to METU. If you are coming by Plane there are choises like Belko( Costs: 5.5 TL) or Havas(Costs: 10 TL), these are buses that are in the airport and takes you to Kızılay and then use the minibus to come to METU. Even if you get lost no need to warry METU is a well known place in Ankara but of course tell the people it’s turkish name ‘’ODTU’’ and they can direct you.

Daha Büyük Görüntüle

Right now there are more than 2000 participants and every month a new bulletin is being anounced, in this bulletin are the new speakers, sponsors etc. If you want to learn more about the event and want to join, here are the links;

Web Site;
http://www.androiddeveloperdays.com/      (English/Turkish)

Register;
http://www.androiddeveloperdays.com/register/  

If there is anything you want to ask I will try to help you.
See you in Android Developer Days :)

Android Developer Days 2014 (Türkçe)

For English Click HERE

Android Geliştirici Günleri, Türkiye’de faaliyet gösteren Google Developer Group (GDG) Ankara, GDG İstanbul, GDG Eskişehir, GDG Konya, ODTÜ IEEE ve yurtdışından bazı GDG’lerin organizatörlüğünde, Droidcon ve ODTÜ Teknokent iş ortaklığıyla bu yıl 3. sü düzenlenecek olan bir bilişim etkinliğidir. Etkinlik bu sene 16-17 Mayıs tarihleri arasında ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşmektedir.

ADD; mobil, web, sunucu ve yazlım teknolojileri hakkındaki gelişmelerin paylaşıldığı, her katılımcıya ve firmaya açık olan uluslararası bir konferanstır. Ancak tabikide sadece bunlarla sınırlı değil. İçerisinde konferansların yanı sıra hackathonlar, çalıştaylar, paneller ve eğlenceli aktivitelerde bulunmakta.Geçen sene yapılan ADD’nın kısaca özeti aşağıdaki resimde yer almakta;

Güncel teknolojilerle ilgilenen, bilgi almak isteyen veya kendini geliştirmek isteyen her katılımcıya açık bir etkinliktir. Dolayısıyla benim teknolojilere merakım var ama henüz bilgi sahipi değilim diyorsan hiç çekinmeden uğra, emin ol hem birşeyler öğrenip hemde eğlenceli zaman geçirebileceğin güzel bir ortam seni bekliyor.

Her sene biraz daha gelişen ve yurt dışına açılan ADD’nin bir çok ülkeden katılımcısı ve konuşmacısı var. Dolayısıyla sunumların bazıları türkçe bazıları da ingilizce olacak ancak büyük iki salonda hem ingilizceden türkçeye hemde türkçeden ingilizceye eş zamanlı tercüme olucak ve bu bence mükemmel çünkü bu sayede sadece Türkiye'nin teknoloji ustalarının değil yurt dışındakilerin de bilgilerini, tecrübelerini ve teknolojinin geleceğiyle ilgili fikirlerini paylaşma fırsatı bulabileceğiz.

ADD’nin etkinlikleri daha konferans gerçekleşmeden başladı bile. Bunlardan kısaca bilgi vermek gerekirse;

Mobil Hackathon;
Ekiplerin diledikleri alanda uygulama geliştirebilecekleri (Wearables, Internet of Things, Akıllı Şehirler veya aklınıza ne gelirse) diledikleri platformu kullanabilecekleri (Android, IOS, Windows Phone vb.) bir uygulama yarışmasıdır. ODTÜ KKM’de gerçekleştirilecek olan yarışma 16.05.2014 saat 13:30’da başlayıp 17.05.2014 saat 13:30 sona erecek. Bu 24 saat boyunca yiyecek ve içecek ihtiyaçlarınız sponsorlar tarafından karşılanacak. Etkinliğe katılarak sürpriz hediyeler kazanma ve yeni insanlarla tanışma fırsatı bulabilirsin.Daha detaylı bilgi ve katılım formu için;
http://www.androiddeveloperdays.com/tr/are-you-ready-for-the-mobile-hackathon-add-2014/

İndir.com Uygulama Ödülleri;
indir.com’un yapmış olduğu mobil uygulama yarışması 4 Şubat-15 Nisan tarihleri arasında ister bireysel ister en fazla 3 kişi olmak koşuluyla takım halinde katılmak isteyen herkese açık bir yarışmadır. Katılımcılar 2014 yılında geliştirdikleri veya geliştirecekleri uygulamaları Google Play yada App Store’a yükledikten sonra başvuru formunu doldurarak yarışmaya katılabilirler. 18 Nisan’da halk oylaması başlayacak, 30 Nisan’da da ilk 10’a giren projeler açıklanıp jüri üyelerinin değerlendirilmesine sunulucak. İlk 3’e giren projeler ise ADD’de açıklanacak. Gelelim ödüllere; İlk 3’e girenler, tatil, para ödülü, reklam, SEO yönetimi, UX testleri için labaratuvar kullanımı ve indir.com’dan uygulama tanıtımı kazanacak.Daha detaylı bilgi ve başvuru formu için;
http://www.androiddeveloperdays.com/tr/indir-com-mobile-app-rewards/

Diğer bir konuda Konaklama tabiki. Çevre otellerde kalınabileceği gibi ODTÜ’nün Misafirhanesinde de kalınabilir. Bunun dışında; Tedaş Misafirhanesi, Karayolları Sosyal Tesisleri, Başkent Öğretmenevi seçenekler arasında. Otel falan yok mu yahu diyorsan, sitenin ‘’Ulaşım ve Konaklama’’ bölümünde birkaç otel fiyatlarıyla yazılmış durumda oradan bakabilirsin. Ulaşım konusuna gelince, etkinlik Ankara’da olacağından dert etmeye gerek yok aslında. Tren veya Hızlı Tren’le geleceksen  metroyu veya otobüsleri kullanarak Kızılay’a gelebilirsin, ardından ODTÜ’ye gitmek için minibüsleri tercih etmek mümkün (20-25 dk yol sürüyor). Eğer havaalanından geleceksen Belko(5.5 TL) veya Havaş(10 TL) Otobüslerinide tercih edebilirsin. Ankara’lıysan eğer zaten sorun yok. Ayrıca ODTÜ’den bahsediyoruz varsayalımki kayboldun her zaman sora sora bağdat taktiğini kullanabilirsin.

Daha Büyük Görüntüle

Katılımcı sayısı şu an 2000’in üzerinde ve her ay sitede yeni bülten yayınlanır, bu bültende yeni konuşmacılar da mevcut. İyi güzel hoşta ben; konuşmacılar kim, sponsorlar kim, nasıl kayıt olacağım, daha fazla nasıl bilgi edinebilirim diyorsan;

Web Sitesi;
http://www.androiddeveloperdays.com/      (Türkçe/İngilizce)

Katılım Formu;
http://www.androiddeveloperdays.com/tr/register/   (ki zaten sitenin içindeki link)

Soracağın bir şey varsa elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
16-17 Mayıs’ta ADD’de görüşmek üzere :)

X - Men : Days of Future Past ( 2. Fragman yayında!! )

X - Men filmlerinin en yenisi yolda bakalım bu sefer nasıl bir süpriz bekliyor bizi. Hikaye az çok yayınlandı tabi ama mühim olan ayrıntılar. Doğrusunu söylemek gerekirse son yapılan Wolverine filmini beğenmemiştim. (uzak doğuda çekilen filmleri bir sevemedim gitti)

Filmimizin hikaye örgüsü şu şekilde;
Gelecek berbat durumdadır. Dünyada birçok savaş yaşanmıştır ve en kötüsü halen sürmektedir. Mutantların varlığı tehlikededir, Prof. X ve Magneto savaşı hiç başlamadan durdurmak için Wolverine'i geçmişe gönderir. Görevi mutantların birleşmesini sağlamak, ancak bu kolay olmayacaktır. Tanıdığı herkes önceden daha farklı insanlardır ve onları ikna etmek, birlikte çalışmalarını sağlamak zor görünmektedir.

Fragmanlardan da görebileceğiniz gibi aksiyonu bol, macerası yerinde bir film olacağa benziyor. Şahsen bayağı heyecanlıyım, umarım sonunda X - Men çizgi romanlarına yakışır bir film olur. Sanırım az da olsa Sentinel'leri görebileceğiz. Açıkçası hepimizin küçükken izlediği X - Men serisine en yakın film bu olacak bence. Tabi birde X- Men : Apocalypse var ki onun yeri de ayrı. Sabırsızlıkla bekliyorum iki filmide.

Film Adı; X - Men : Days of Future Past

Vizyon Tarihi; 23 Mayıs 2014

Yönetmen; Bryan Singer

Senaryo; Jane Goldman, Matthew Vaughn, Simon Kinberg

Oyuncular; Hugh Jackman, Jennifer Lawrence, Michael Fassbender, James McAvoy, Patrick Stewart, Ian McKellen, Halle Berry, Peter Dinklage

         Fragman 1

         Fragman 2

Need For Speed

Evet sonunda beklenen gerçekleşti!!
Çocukluğumuzun efsane araba yarışı oyunu film oldu ve tabiki bu fırsat kaçmaz diyerek sinemaya hücum ettim, size de biraz anlatayım dedim. Öncelikle filmi çok beğendiğimi söylemeliyim. Hikayesi kurgusu gerçekten güzel olmuş, izlemeye kesinlikle değer. Boş vaktiniz yoksada yaratın arkadaşım.

Gelelim filmin ufak çaplı (fazla spoiler vermeden) yorumuna;
Filmimiz başrol oyuncumuzun babasının vefatının ardından tamirhaneyi (garajı) ayakta tutmaya çalışmasıyla başlıyor. Tobey ve ekibi en iyi araba modifiyesi yapabilen garajlardan birine sahipler ve bir gün Dino (ki baş düşman kendisi oluyor) Tobey nin garajına gelip ondan bir Mustang'ı modifiye etmesini ister. Modifiyesi yapıldıktan sonra araç en az 2 milyon dolara satışa çıkarılacaktır. Tobey garajı ayakta tutabilmek adına teklifi kabul eder.

Araba satıldıktan sonra Tobey ve Dino kimin daha iyi bir sürücü olduğuna dair iddialaşır ve yarışmaya karar verirler ancak yarışa Tobey'nin arkadaşı ve Dino'nun sevgilisinin kardeşi Pete de katılır ve yarışın sonunda Dino'nun yüzünden Pete ölür, Tobey'de suçlanarak hapse atılır. 2 yıl sonra Tobey hapisten çıkar ve artık tek bir amacı vardır Dino'ya gününü göstermek. Bunu yapabilmek içinde her sene yapılan De Leon yarışına katılmaya çalışır.

Olayların başlangıcı kısaca böyle devamını merak ettiyseniz ve şöyle güzel bir yarış ve aksiyon filmi izlemek istiyorum diyorsanız hadi çıkın evden. Boşuna evde durup sıkılmaya gerek yok. Tabi ben TV'deki dizileri izleyip hüzünlenmek istiyorum diyorsanız o başka ( şöyle adam akıllı bir dizi yapılamadı yahu) Not: Soundtrack'i de harika!!

Filmin Adı; Need for Speed

Yönetmen; Scott Waugh

Senarist; George Gatins

Oyuncular; Aaron Paul, Dominic Cooper, Imogen Poots, Scott Mescudi(Kid Cudi), Rami Malek, Michael Keaton

 

The CW'den İki Yeni Dizi

Dizi seçimleriyle benim en sevdiğim kanal olan The CW iki yeni ve izlenmeye değer diziyi yayına aldı. Bir çok dizi bitmek üzereyken yine izleyecek birşeyler çıktı bize. Bu bahsettiğim iki dizi '' Star-Crossed '' ve '' The 100 ''.

İlk olarak Star-Crossed'dan bahsedelim. Dizinin şuan 5 bölümü yayınlanmış durumda. Her pazartesi de yeni bölümleri geliyor (tabi bizler için salı). Diziden kısaca bahsetmek gerekirse; her zaman ki gibi olay örgüsü 2 kişinin ilişkisi üzerine devam ediyor. Ancak türkiyede ki diziler gibi bunu dakka başı burnumuzun dibine sokmuyor. Dizinin asıl yoğunlaştığı kısım insan ırkı ile uzaylı bir ırk arasında geçenler. Atrian'lar gezegenleri yok olunca sığınmak için dünyaya geliyorlar ve insanlar onları tutsak edip bir bölgeye kapatıyorlar. Sektör artık Atrian'ların yeni yaşam alanı orada kendi kültürlerini bir nebze olsun devem ettirebiliyorlar. İnsanları ve Atrianları birleştirmek adına yeni bir proje tasarlanıyor, buna göre 7 Atrian genci bir insan lisesine konuyor ve orada eğitimlerinin devam etmesine karar veriliyor. Ancak her zamanki gibi bundan hoşnut olmayanlar da var. 2 mahalle arası kavga misali bir Atrianlar vuruyor bir insanlar :) Şaka bir yana izlemesi keyifli ve ilginç bir bilim kurgu serisi, benden + oyu aldı bile. Hazır daha dizi başlarındayken izlemeye başlayın derim hem baktın beğenmedin kapatırsın kardeşim sıkıntıya gerek yok. Size benden ufak bir tavsiye herhangi bir dizinin ilk 3 bölümünü izlemeden o diziyi bırakmayın bakarsın güzel çıkar.



Gelelim ikinci dizimize, o da The 100. Dizi gelecekte geçiyor ama öyle Ütopya muhabbeti yok tabi. Zamanında dünyada nükleer bir facia olmuş ve herkes yeryüzünden silinmiş. Hayatta kalanlar ise o anda uzayda olan astronotlar. Canlılar yer yüzünden silinirken bir kaç ülkenin uzay istasyonlarında olan bu kişiler daha sonra birleşip tek bir koloni haline geliyorlar. Dizi buradan sonra başlıyor, istasyonun kuralları açık bir suç işlersen cezası ölüm. Ancak reşit değilsen hapis seni bekliyor. Nükleer faciadan 97 sene sonra bir grup reşit olmayan mahkum dünyaya gönderiliriyor. Görevleri;

dünyanın yaşanılabilir olup olmadığını görmek. Bu bir grup genç göreve başlarken 100 kişidir, dizi adını buradan almakta. Bizim gençler yeni dünyanın koşullarıyla cebelleşirken yukarıda, uzay istasyonunda da olaylar gelişmektedir. Dizinin henüz 1 bölümü yayınlandı ancak izlemeye değer gibi bir hisse kapıldım. Dizi her hafta çarşamba günü ( bizim için perşembe) yayınlanıcak eh bi zahmet izleyin derim.

İkiside bilim kurgu dizileri olmalarına rağmen sadece o tarz sevenlere hitap etmiyor, Şahsen ben bilim kurgudan nefret eden bir adam olamama rağmen beğendim. Eğer can sıkıntınız varsa, sınıvlar artık baydıysa, ah bu vizeler diyorsanız bir göz atın.

STAR-CROSSED

THE 100

Google'dan Andoid Wear !!

Google Glass'tan sonra yeni bir ürünle karşı karşıyayız. Google mobil işletim sistemi olan Android'i geliştirerek daha yeni bir işletim sistemiyle Android Wear 'i çıkarıyor. Basitçe söylemek gerekirse Samsung Gear'ın gelişmiş hali gibi düşünülebilir ancak tabiki ürün sahibi Google olunca çok daha üst düzey bir beklenti içine giriyor insan. Yapılan açıklamaya göre Android Wear ses komutuna tepki vericek ve Google Now ile çalışacak. Saatimiz mesajlarımızı, hava durumunu, uygulamalarımızdan gelen bildirimleri bize aktarıcak. Ayrıca bulunduğumuz yere göre bize haberler sunabilicek. Adeta bir kumanda görevi görebilicek. Uzaktan kumanda masada kaldı derdine son :).
Yeni geliştirilecek android işletim sistemi giyilebilir teknolojiye yoğunlaşacak. Özel olarak spor ve sağlık üstünde durulacak. Bilgisayarınızla da bağlantıda olabileceksiniz.
Saatin en önemli özelliklerinde birisi Andriod tabanlı olacağı için her uygulamaya uyumlu olucak. Google bu proje için Asus, Samsung, HTC ve Motorola ile işbirliği içerisine ayrıca Intel, Broadcom, MediaTek ve Qualcomm gibi çip üreticileriylede çalışmakta. Google giyilebilir teknoloji üzerine yoğunlaşmayı planlıyor dolayısıyla uygulama yazarlarına müjde dilerseniz http://developer.android.com/wear/index.html bu adrese gidip araştırmaya devam edebilirsiniz.

Şu Google filmi

Filmi izleyeli daha 1 saat oldu ve söylemek istediğim tek şey ''abi google yaa'' . Önce laptopunu açıyorsun Chrome'a tıklıyorsun sonra parası neyse verip filmi indiriyorsun, netflix'ten falan mesela (Türkiye'de netflix var mıydı yahu..doğru ya yoktu tüh ne yapsak). Ardından 2 saatinizi bu güzel ve eğlenceli filme ayırıyorsunuz. Posterde görmüş olduğunuz bu iki ihtiyar delikanlı ( ki hayatımda izlediğim en eğlenceli filmlerin çoğundalar ) muhteşem bir iş yapmışlar. Bizleri Google'ın harika ofisinde ve bahçesinde ve kafeteryasında ve San Francico'da bir yolculuğa çıkarıyorlar.
Şu sözüm ona komedi adı altında yapılan saçmalıklardan bıktıysanız açın bir bakın derim. Filmin amacı sizi kahkahadan kırıp geçirmek değil daha çok film boyunca yüzünüzün gülmesi. Olayın kısaca özeti şu çağın biraz gerisinde kalan( telefon mu hani şu üstünde sayılar olan ... o kadar da değil canım) iki işsiz satış elemanın Google'da işe girebilmek için bir grup üniversite öğrencisiyle belirli alanlarda yarışmaları.
Filmi izledikten sonra aceba bizde bi şansımızı denesek mi diceksiniz. Yetişmekte olan bir programcı olarak uçak bileti için para biriktirmeye başladım bile. Neyse filme dönelim, ben öyle eleştirmen statüsünde değilim tabiki ama filmin senaryosu cidden hoşuma gitti. Oyunculuk kısmına gelince; film de tanıdık yüzler görmek kadar yeni yüzler görmekte gayet iyi olmuş. Oyuncular gerçekten iyi, ''Oscarlık bir iş mi?'' diye sorarsanız değil elbette ama Leonardo'nun da bir Oscar'ı yok hatırlatırım. Çok takmayın bu ödül alma olayına, malum film bizi ağlatmadıkça adamlar değerlendirmiyor bile.
Uzun lafın kısası vakit ayırmaya değer. Cipsinizi, meyve suyunuzu (?) hazırlayıp ekran başına geçin. Sıkılmadan izleyebileceğiniz nadir komedi filmlerinden birisi. Hem beğenmezseniz sövmek serbest tabi abartmadan. Hadi kaçtım ben bir sonraki yazıda görüşürüz.

Filmin Adı; The Internship ( Genç Çıraklar)

Yönetmen; Shawn Levy

Senaryo; Vince Vaughn, Jared Stern

Oyuncular; Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne, Aasif Mandvi, Dylan O'Brien, Tiya Sircar

Montenegro (Karadağ)

Dünya'nın en güzel yerlerinden birisi kesinlikle Montenegro. Sadece doğal güzellikleri değil insanları da ayrı bir güzel. Ziyaret etme fırsatı bulabilmek farklı bir deneyim oldu. Öyle çok büyük bir yer değil zaten yüz ölçümünün çoğu dağlardan ovalardan oluşuyor, ama harika bir sahili var. Bakmaya doyamıyor insan, parlak bir deniz ve tertemiz kumsal. Türkiye'de görmeye pek alışık olmadığımız sahneler bunlar. Hani  dedim ya insanları bile ayrı güzel diye adamlar yaşadıkları yere özen gösteriyorlar. Yolda bir tane bile çöp göremezsin o derece.
Yarıyıl tatilinde bende atladım uçağa vatanım olan Arnavutluk'a gittim (orasını başka zamana anlatırım artık). Gezdim tozdum eğlendim sonrasında da dedimki dünya kazan ben kepçe sanki kaç kere yurt dışına çıkabilicezki hadi oğlum bas gaza Montenegro'ya. Herhalde hayatımda verdiğim en iyi kararlardan birisi. Atladım arabayı 2 saate sınırdaydım. Türkiye vatandaşlarına vize derdi yok tabi verdik pasaportları geçtik gittik.
İlk olarak ''Bar'' iline gittik orda güzel bir kahvaltı ettik. E herkesle ingilizce anlaşıyoruz tabi, insanları biraz soğuk oranın öyle hemen ısınamıyorlar sana ama ne sorarsam sorayım cevabını aldım. Kahvaltı faslı bitti çıktık yola ve Montegro'nun en güzel şehri olan Budva'ya geldik.Bu yanda gördüğünüz fotoğraf oranın en ünlü

yerlerinden biri 'Saint Stephan'' burada bir çok Hollywood yıldızının yazlık evi var düşünsene Catherine Zeta Jones 'u kahveye davet ediyorsun. Evlerin dizaynı muhteşem, kutucuk gibi görünüyorlar ama baya büyükler.
Turumuza devam edelim, oranın az ilerisinde Budva'nın sahili var, orada Fishermen's Pub diye bir yere oturduk ve öğlen yemeklerimizi yedik. Jambonlu ananaslı pizzası parmak yedirtir o derece güzel birde karışık domuz ızgarası aldık. Ye ye bitmiyor arkadaş tadı zaten fevkaladenin de fevkinde. Tüm sahil şeridini dolaştık hediyelik eşyaları aldık şansımıza da güneşli güne denk geldik her yeri tüm ihtişamıyla görebildik.
Son durak olarakta Kotor 'u ziyaret ettik, kale içine kurulmuş harika bir yer. Oturduk bir cafeye konyak eşliğinde kahvelerimizi yudumladık. Manzarası gerçekten görülmeye değer, yeşillik ve deniz dolu paha biçilemez bir tatil keyfi.Unutmadan (sanki mümkünmüş gibi) kadınların güzellikleri dillere destan, yahu 10 insandan 9 u mavi gözlü zaten sarışın desen kiloyla :) tam benlik yer ama işte. Tatilinizin uzuuun bir kısmını imkanınız varsa Montenegro'da geçirin inanın gitmeye değecektir.

Mr. Nobody (Bay Hiçkimse)

Sözlerime tek kelimeyle MÜKEMMEL diyerek başlamak istiyorum. Gerçekten de herkesin izlemesi gereken eğer izlemedilerse bir an önce DVD cilere yada internete yardırmalarını öneririm. ''Ben filmden bişey anlamadım bu ne böyle'' diyen varsa aranızda mevlana sana gelme derdi güzel kardeşim haberin olsun.

Gelelim bu kelimelere sığdıramadığım filmin nasıl bişey olduğuna (spoiler içerir dicem ama çok açıklamicam merak etmeyin bu yazıyı okuduktan sonrada filmi izlerken zevk alabilirsiniz). Yada şöyle diyelim benim bu filmden ne anladığıma. Filmin konusu tamamıyla hayatımızda yaptığımız seçimlere yönelik. Hani her gün merak ediyoruz ya şöyle yapmasam ne olurdu, buraya gitmesem ne kaybederdim, ya onunla çıkmasaydım diye. Tebrikler filmi çözdünüz :) . Şaka bir yana gün bazında karşılaştığımız seçimleri güzel olay kurgu(larıyla) anlatıyor anlatmakla yetinmiyor adeta döktürüyor. Filmin bilim kurgu yönü var biraz ama aslında gelecek temasını işlemek istediğinden öyle olmuş. Filmde başrol oyuncumuzun yaşlı hali selamlıyor bizi ve sanki bir hikaye anlatıyormuş gibi devam ediyor. Ordan oraya atlayan hikayeler çok kafa karıştırır normalde ama bu film için kafa karışıklığı yerinde olmuş bence. Filmin konusu kadar oyuncuları da ilgi çekici ve karakterleri çok iyi canlandırmışlar. E hacım hiç bişey anlatmadın diceksiniz zaten böylesi makbul sonra niye spoiler verdin diye kulaklarım çınlasın istemiyorum.


Adı; Mr. Nobody

Yönetmen; Jaco Van Dormael

Yazar; Jaco Van Dormael

Oyuncular;
Jared Leto , Sarah Polley , Diane Kruger , Rhys Ifans , Juno Temple vs.

Oyuncuların sabırsızlıkla beklediği Virtual Reality gerçek mi oluyor?

Electronik Arts (EA) ın CEO'su Andrew Wilson geleceğin Sanal Gerçeklikte (Virtual Reality) olduğunu düşünüyor. Wilson , Texas ta ki SXSW'de yaptığı konuşmasında çalışanlarına ''Bakın! Şu an oyunlarda üstünde durduğumuz üç yönteme yeni bir yöntem eklemek için bir istek olduğu belli'' dediğini söyledi.

Peki ama bu 3 yöntemler hangileri? ''Arkana Yaslanmak'' yani konsol oyunlarını kastediyor, oturma odasında koltuğa oturup oynanması yönünden. ''İçine Yönelmek'' PC oyunlarını kastediyor, gerçek zamanlı ve strateji gerektirmesi yönünden.  ''Üzerine Eğilmek'' mobil oyunları kastediyor.
Wilson'un dediğine göre VR araçlarına baktığı zaman yeni bir yöntem görüyor ''İçinde Olmak'' ki bu başa takılan bir cihazla (ÖR/Oculus Rift veya Sony VR ) sağlanabilir veya tüm oturma odanızı kapsayan hologramlar yöntemiyle bunun başarılabileceğini söylüyor.
Wilson hangi teknolojik firmayla bunu yapabileceklerini henüz bilmediğini ancak kendi çalışanlarını bunu başarmaya yönelttiğini söylüyor.

Eğer bunu gerçekleştirebilirlerse ki bence mümkün (hatırlarsanız 2Pac 'in hologramı yapılmıştı) Biz oyun severler başta olmak üzere herkes için yeni bir çağın başlangıcı olacak. Şahsen heyecanlanmamak elde değil. Düşünsenize ''Gamer'' filmindeki gibi bir odanızın olduğunu ve internete girebilmek için laptopa yada telefonunuza ihtiyacınız olmadığını yada  bendeniz gibi FPS aşıklarının  gerçek bir aksiyon deneyimi yaşayabileceğini. Bunların hepsinin bir gün gerçek olabileceği fikri bile mükemmel bence.

Umalım ki bunu gerçekleştirirler  ve tabiki bir an önce Türkiye'ye gelir.Malumunuz her teknoloji bu ülkeye uğramıyor.

Google Glass bulduk denemeyelim mi?

  2 Martta Bahçeşehir Üniversitesinde yapılan Dev Fest W ( Women Tech Makers) etkinliğine katıldım ve Google Glass'ı deneme fırsatı buldum. Türkiye'ye ürün gelmiş denemeden olmaz dedim. Binevi her an yanınızdan ayırmadığınız cep telefonunun sürekli başınızda durması gibi. ''OK, Glass '' diyerek gözlüğü harekete geçiriyoruz. İçerisinde bir sürü uygulama var, bunların en kullanışlıları arasında şüphesiz ki hemen gözünüzün yanında duran kamerası. Siz o an ne görüyorsanız aynı kareyi ölümsüzleştirme imkanı sağlıyor. Ayrıca internete bağlanabilme özelliğiyle fotoğrafınızı anında sosyal medyada paylaşabiliyorsunuz. Bir diğer güzel özelliği ise içindeki oyunlar; hepimizin telefonlarımızdan aşina olduğu Fruit Ninja'yı Google Glass'tan denemek çok eğlenceliydi.

 Gözünüzün önündeki küp, ekran görevi görüyor ve baş hareketine göre menülerdeki seçeneklerde gezebiliyorsunuz. Glass'ı yönetmek aslında çok basit hem sesle hemde sağ taraftaki pad ile Glass'a dilediğinizi yaptırabiliyorsunuz. Hava durumunu mu merak ettiniz, bir hareketle gözünüzün önünde oluyor. Google Glass henüz satışa çıkmadı, piyasaya sürüldüğünde ise $1500 dan satılacağı ön görülüyor. Elde etmek mümkün ancak davetiye gerektiriyor. Denemesi keyifli ve ilgi çekici bir alet olmasına rağmen elbette ki teknolojiyle paralel olarak geliştirilmesi gerekiyor.

Şahsen Glass'ı denerken eğlendim ve küçükken sadece filmlerde gördüğümüz üstün teknoloji aletlerine benzer bir aleti denemek mükemmel bir duyguydu. Almaya değer mi derseniz, henüz erken olduğunu düşünüyorum. İmkanınız olursa tabiki de deneyin ancak $1500 vermek pek akıl karı değil gibi.

Özellikleri;

-Android 4.0.4 işletim sistemi
-1 GB RAM
-16 GB'lık hafıza
-1.2 GHz çift çekirdekli ARM Cortex-A9 veya OMAP 4430 işlemciler
-WiFi , GPS, Bluetooth
-5 MP, 720p görüntü kalitesinde kamera

Kullanımı;

-Ses ile yönetilebiliyor ancak aksansız bir ingilizce gerektiriyor
-''OK, Glass'' diyerek aktifleştiliyor
-Ön taraftaki küp(ekran) gözünüze tam uyacak şekilde ayarlanabiliyor
-Elinizi yan taraftaki pad üzerinde sağ-sola hareket ettirerek menülerde geziliyor
-Elinizi aşağıya doğru hareket ettirdiğinizde bir önceki menüye dönüyor
-Pad'e tıkladığınızda menüye giriyor veya o anki işlemi gerçekleştiriyor