Yarıyıl tatilinde bende atladım uçağa vatanım olan Arnavutluk'a gittim (orasını başka zamana anlatırım artık). Gezdim tozdum eğlendim sonrasında da dedimki dünya kazan ben kepçe sanki kaç kere yurt dışına çıkabilicezki hadi oğlum bas gaza Montenegro'ya. Herhalde hayatımda verdiğim en iyi kararlardan birisi. Atladım arabayı 2 saate sınırdaydım. Türkiye vatandaşlarına vize derdi yok tabi verdik pasaportları geçtik gittik.
İlk olarak ''Bar'' iline gittik orda güzel bir kahvaltı ettik. E herkesle ingilizce anlaşıyoruz tabi, insanları biraz soğuk oranın öyle hemen ısınamıyorlar sana ama ne sorarsam sorayım cevabını aldım. Kahvaltı faslı bitti çıktık yola ve Montegro'nun en güzel şehri olan Budva'ya geldik.Bu yanda gördüğünüz fotoğraf oranın en ünlü
yerlerinden biri 'Saint Stephan'' burada bir çok Hollywood yıldızının yazlık evi var düşünsene Catherine Zeta Jones 'u kahveye davet ediyorsun. Evlerin dizaynı muhteşem, kutucuk gibi görünüyorlar ama baya büyükler.
Turumuza devam edelim, oranın az ilerisinde Budva'nın sahili var, orada Fishermen's Pub diye bir yere oturduk ve öğlen yemeklerimizi yedik. Jambonlu ananaslı pizzası parmak yedirtir o derece güzel birde karışık domuz ızgarası aldık. Ye ye bitmiyor arkadaş tadı zaten fevkaladenin de fevkinde. Tüm sahil şeridini dolaştık hediyelik eşyaları aldık şansımıza da güneşli güne denk geldik her yeri tüm ihtişamıyla görebildik.
Son durak olarakta Kotor 'u ziyaret ettik, kale içine kurulmuş harika bir yer. Oturduk bir cafeye konyak eşliğinde kahvelerimizi yudumladık. Manzarası gerçekten görülmeye değer, yeşillik ve deniz dolu paha biçilemez bir tatil keyfi.Unutmadan (sanki mümkünmüş gibi) kadınların güzellikleri dillere destan, yahu 10 insandan 9 u mavi gözlü zaten sarışın desen kiloyla :) tam benlik yer ama işte. Tatilinizin uzuuun bir kısmını imkanınız varsa Montenegro'da geçirin inanın gitmeye değecektir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder